top of page

Kader ve Kaza

       Evrende yüzyıllardır devam eden mükemmel bir işleyiş, varlıklar arasında da eşsiz bir uyum vardır. Kâinatta her şey belirli bir düzen içinde ve yasalara göre meydana gelmektedir. Güneşin her gün düzenli olarak doğması ve batması, mevsimlerin birbiri ardınca gelmesi, gece ile gündüzün hiç şaşmaksızın birbirini takip etmesi, gezegenlerin kendi yörüngelerinden ayrılmadan ve birbirine çarpmadan hareketlerini sürdürmesi evrendeki düzenli işleyişin örneklerinden bazılarıdır. Canlıların doğması, büyümesi, ömrünü tamamlaması; ağaçların meyve vermesi, ilkbaharda tabiatın canlanması, sonbaharda ise ağaçların yapraklarının sararıp dökülmesi gibi olaylar da belirli yasalar çerçevesinde gerçekleşmektedir.

        Evrendeki her şey varlığını Yüce Allah’ın sonsuz ilmi, iradesi, kudreti sayesinde ve onun koyduğu yasalara yani kadere uygun olarak sürdürmektedir. Kader; Yüce Allah’ın olmuş ve olacak her şeyin yerini, zamanını ve özelliklerini önceden bilip takdir ve tayin etmesi demektir. Kaza ise Allah’ın önceden takdir ettiği olayların, zamanı gelince onun ilmine ve takdirine uygun olarak gerçekleşmesidir. Kaza ve kadere iman, İslam dininin temel inanç esaslarından biridir. Bu nedenle her Müslüman,kaza ve kadere inanır. Kaza ve kadere inanmak Yüce Allah’ın sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi olduğuna inanmanın bir gereğidir.

İnsan İradesi ve Kaza

   Kader hem insanı hem de insan dışındaki canlı ve cansız tüm varlıkları ilgilendiren bir kavramdır. Ancak insanın kader karşısındaki durumu, diğer varlıklardan farklıdır. Çünkü o, diğer varlıklardan farklı özelliklere sahiptir; akıl ve irade sahibidir. Bu nedenle de aptıklarından sorumludur. Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliktir. İnsan, aklı sayesinde düşünür, merak eder, araştırır, bilgi edinir, olaylar arasında sebep-sonuç ilişkileri kurar, değerlendirmeler yapar. Evren ve varlıklar üzerinde düşünerek, olayları gözlemleyerek Yüce Allah’ın varlığını, birliğini kavrar ve ona iman eder. İnsan neyin iyi, neyin kötü olduğunu da aklıyla bilir.
    İrade, dilemek, farklı seçenekler arasında tercih yapabilmek demektir. İnsan, akıllı olmasının yanı sıra aynı zamanda irade sahibidir. O; aklıyla iyiyi, kötüyü, faydalıyı, zararlıyı birbirinden ayırt eder. İsterse iyi ve güzel olana, dilerse kötülüklere yönelir. Bundan dolayı da insan, yaptıklarından sorumlu tutulmuştur. Kur’an-ı Kerim’de, insanın özgür irade sahibi ve yaptıklarından sorumlu bir varlık olduğu belirtilir. Örneğin bir ayette, “Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.”(1) buyrulur. Başka bir ayette de “… Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.”(2) ifadesi yer alır.

   İnsan, bir iş yapmak istediği zaman önce o işe yönelmeli ve gerekenleri yapmalı, sonra da Allah’a sığınıp ondan yardım dilemelidir. Şunu unutmamalıdır ki Allah’ın dilemesi olmadan, insanın isteklerinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Kur’an’da bu konuyla ilgili şöyle buyrulur: “Sizler ancak Rabb’inizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz…” (1) İnsan, akıllı ve irade sahibi olması nedeniyle yaptıklarından sorumludur. Ancak onun sorumluluğu, iradesi dâhilinde gerçekleşen durumlar için söz konusudur. Bu durum Kur’an’da, “Allah her şahsı ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar…”(2) buyrularak ifade edilir.

© 2023 by Art School. Proudly created with Wix.com

  • c-facebook
bottom of page